Teknoloji

Film İnceleme – Until Dawn

Epeydir gençlerin sıra sıra öldüğü, çığlıkların birbirine karıştığı, kanlı canlı bir slasher film izlememiştim… desem de inanmayın; tabii ki Terrifier 3 izlemiştim yılın başlarında. Ama bir o filme bakıyorum bir Until Dawn’a bakıyorum. Birisi türün sınırlarını yeniden tanımlarken, diğerinin vitesi tam geri atarak yokuş aşağı gittiğini görüyorum.

Until Dawn Playstation Stüdyoları’nın Gran Turismo’dan sonraki ikinci film uyarlaması ve o fena olmayan yapımın aksine ne kendi başına iyi bir film olabiliyor ne de oyunun dünyasını hakkıyla yansıtabiliyor. Yönettiği korku filmlerinin arasına her nasılsa iki tane Shazam!’ı sığdıran yönetmen Sanberg’i en iyi Anabelle: Creation’dan hatırlayabilirsiniz. Kendisi burada tüm iyi niyetli çabalarına rağmen Until Dawn dünyasının “anasını bellemiş” tabiri caizse. Oyundaki “kelebek etkisi” mekaniği yerini sürekli tekrar eden gecelere bırakmış ve işin içindeki açıklanmayan doğaüstü durumlar arttırılmış. Bu tabii ki eve sıkışıp kalan 5 genci yaratıcı yollarla tekrar tekrar öldürebilmek için uydurulmuş bir mazeret sadece. Gençler de zaten bir süre sonra olayı normalleştirip ölmeye alışıyorlar. Oyunda bulaşıcı bir durum olan Wendigo’luk burada geceler uzadıkça yaratıklara dönüşmeye evrilmiş. Yani ne desem bilemedim, oyundan ilham alan orijinal bir öyküyü anlatmaları hoşuma gitmiş olsa da bu öykünün daha evvelden “Ya bu pek olmadı” minvalinde rafa kaldırılmış bir senaryo olduğunu bilmek de insanı pek izlemeye sevk etmiyor doğrusu.

Daha önce hiçbir yerde görmediğim oyuncu arkadaşlarımız ellerine verilen ucuz replikler ve “Şimdi şuraya bağırarak koş”, “Şimdi ‘oh shit!’de” gibi direktiflerle karakterlerini oynamaya çalışmışlar. Yani denemişler en azından. Zira bu gibi filmlerin asıl yıldızı hep canavarlar ve gençleri katleden canilerdir ya işte bu filmde onlar da bi’ cılız ve yaratıcılıktan uzak kalmış. Ölüm sahneleri bir noktadan sonra beni epey güldürse de gençlerin nasılsa dirileceğini bildiğimiz için olayın herhangi bir heyecanı da yok. İşte arada oyundaki Dr. Hill’i kanlı canlı bir görüyoruz. Onu da Peter Stormare muhtemelen 2 gün sete gelip “Çocuklar beni çok yormayın repliklerimi okur, iki poz keser giderim” şeklinde oynamış (ki o hali bile gençlere rahmet okutmuş -sahiden-).

Oyunu sevenler filmin bazı tercihlerini sorgulayacaklar, diğerleriyse “Bu ne lan!” şeklinde filmi izleyip yarım saate unutacaklar. Günün sonunda yeni bir Until Dawn oyununu bu filme tercih ederim 85 kere ölüp geri de gelsem…

Not: 2 / 5

Editörün Notu: Bana neden slasher filmleri artık izlemediğimi hatırlatması açısından Until Dawn’a teşekkür ederim. Özetle oyunu oynayın filmden uzak durun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

paslanmaz korkuluk
Başa dön tuşu